Kitabın Özgün Adı:
Der Herr des Feuers: Roman eines Schamanen (Münih, 1994)
Yazar: Harald Braem
Çeviren: Arzu Güloğlu
Alarslan
Yayınevi: Yurt
Kitap-Yayın
Yayın Yılı – Yeri:
2012 – Ankara, 2. Baskı
“Müstakbel şamanın
ruhu, büyük bir çam ağacının tepesinden dünyaya gelecek. Çamın
dalları aşağıya bakıyor. Bu ağacın tamamı, en alt dallarından
en tepesine kadar, kuş yuvalarıyla dolu olacak. Ruhları üst
dallarda bulunan yuvalarda dünyaya gelen şamanlar, ruhları
aşağıdaki yuvalarda dünyaya gelecek olanlardan daha güçlü ve
önemli olacaklar, çünkü uçmasını ilk öğrenen onlar
olacaklar.” (sf. 115)
Alman
yazar, tasarımcı ve akademisyen olan Harald Braem, karşılaştırmalı
mitoloji üzerinde pek çok kitap kaleme almıştır. Türkçe'ye
çevrilen bu romanı, Türk, Moğol, Sibirya halklarının
mitolojilerini barındıran zengin öğelerle dolu.
Bokan
adında sıradan bir adam, kuzeyde, ren geyikleriyle birlikte göç
eden bir kabilenin insanıdır. Sibirya'nın bu soğuk köşesinde
asırlardır geyiklerin göç yollarını takip eden bu tayga
insanları, Bokan için giderek yabancılaşacaktır. Bokan, sık sık
görmeye başladığı rüyalar sonucu kendini obasından ayıracak
ve sihirli bir yolculuğa çıkacaktır.
Şamanlık
yolunda bu çetin yolculukta, ona nehir kıyısındaki ihtiyar ustası
şaman yardımcı olacaktır. Hem fiziki hem ruhani olan bu yolculuğu
sırasında Uss adındaki bozkurt ona yoldaşlık edecektir. Bokan,
“bir kurt gibi koşmayı” öğrenecek; onu yolundan çevirmek
isteyen Şeytanların Başı Şagram, Ayaz ve Kıskançlık gibi
iblislerle mücadele edecektir.
Şaman
Bokan, nehir kıyısındaki balıkçı halkların, bozkırın savaşçı
Moğol kabilelerinin, “Yassı Burunlar” diye adlandırılan
güneyli halkların arasında hem kendini arayacak hem kaderinin
peşinden gidecektir.
Mitolojinin
ruhani dünyasında bizleri yolculuğa çıkaran bu romanda, ayrıca
şamanın aşkına da tanık oluyoruz. Nehir kıyısındaki balıkçı
köyünde tanıştığı Sungari adlı kıza aşık olan Bokan, tüm
bu zorlu yolculuğu boyunca onun varlığından kuvvet bulacaktır.
Artık tek amacı yaratılışının sırrına ermek, yaşam amacını
bulmak ve Sungari'yi elde edebilmek olacaktır. Tabi öncelikle karla
kaplı dağları, uçsuz bucaksız bozkırı, korkunç ormanları,
vahşi savaşçı kabileleri ve onu yolundan çevirmeye çabalayan
iblisleri yenmesi gerekecektir.
Braem,
romanıyla bizleri insan kemiklerinden elbise giyen açlık
cinlerinin, şamanlara yardımcı olan iyi ruhların, kötülük için
yaşayan iblislerin, vahşi bozkır savaşçılarının ve şamanların
yaşadığı Sibirya'ya, Orta Asya'nın sonsuz bozkırlarına
götürüyor. Mitoloji severler için es geçilmemesi gereken bir
eser.
* * *
“Zamanın
başlangıcında, henüz dünya çok gençken, insanların ataları
ve kurtlar birlikte ava çıkarlardı. Sonra ateş geldi ve yolları
ayrıldı. Kurtlar bu zamanları hâlâ çok iyi hatırlarlar, fakat
insanoğlu bunların çoğunu çoktan unuttu.” (sf.
92)
* * *
“Toprak, su ve hava:
Bunlar dünyayı oluşturan üç maddedir. Dördüncü madde ise
onlardan oluşmaktadır: Ateş. Ateş, her şeyi değiştirir;
toprağı, suyu, havayı, odunu, demiri ve tüm bunların birazına
sahip olan insanları bile...” (sf.
145)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder