Kitabın Özgün Adı:
Kyoto (İngilizce'ye “The Old Capital”
(1987) olarak çevrilmiştir).
Yazar: Yasunari Kavabata
Yayınevi: Cem Yayınevi
Yayın Yılı-Yeri:
1983-İstanbul, 1. Baskı
Türkçe'ye Çeviren:
Esat Nermi
Japon Edebiyatı'nın
dünyaca tanınan, özgün yazarlarından biri; Yasunari Kavabata.
1968 yılında “Nobel Edebiyat Ödülü”nü alan ilk Japon yazar
olarak ülkesini gururlandırmıştır (Kenzaburo Oe 1994 yılında,
bu ödüle layık görülen ikinci Japon olmuştur).
Kavabata, ülkemizde de
romanları ve hikayeleriyle tanınan bir yazardır. 1962 yılında yazılan “Kyoto” adlı
roman Türkçe'ye “Kiyoto”,
“Kiraz Çiçekleri”
ve “Kyoto: Eski Kentte Yeni Sevgililer”
adlarıyla çevrilmiştir ve birçok farklı yayınevi tarafından
yayınlanmıştır. Bu lirik, şairane, buram buram Japon ruhu kokan
romanı, diğer iki meşhur romanı Karlar Ülkesi (1935)
ve Bin Beyaz Turna
(1949) ile birlikte yazarına Nobel'i getirmiştir.
Romana
ismini veren Kyoto şehri, Japonya'nın bin yıllık imparatorluk
başkentidir. Ülkenin güneyindeki bu kadim şehir, yazarın
romanında arka plan olmaktan çıkarak adeta bir karaktere
bürünmüştür. Romanın kahramanları hayatlarına devam ederken,
şehir de kendi dinamizmi içinde bin yıllık geleneklerini,
değişmeyen mevsimlerini sırasıyla yaşamaktadır.
Kahramanımız
Çieko, kumaş toptancısı Takiçiro Sata ve karısı Şige
tarafından bulunmuş ve evlatlık edinilmiş genç bir kızdır.
Çieko'nun tekdüze ama huzur içinde süren hayatı, yıllar sonra
ikiz kardeşi Naeko'yu bulunca hareketlenecektir. Kızkardeşi Naeko,
Sedirler Köyü'nde ormancılıkla uğraşan bir aile tarafından
yetiştirilmiş bir taşralıdır. Çieko ise şehirli ve iyi
yetişmiş bir genç kızdır. İkisini ayıran kader, onları farklı
sosyal sınıflara savurmuştur. Tabi ikizleri düşündürecek
sorunlar bununla bitmez; aralarında bir de erkek vardır: Hideo...
Kahramanların
ruhsal tasvirlerini başarıyla veren Kavabata, onların psikolojik
geçişlerini Kyoto şehrinin mevsimleriyle adeta sembolize etmiştir:
Baharda çiçek açan menekşeler, kiraz ağaçları, şaşırtıcı
renk ve çeşitlerle dolu olan Japon bahçeleri, dağları kaplayan
heybetli sedir ağaçları, Kyoto'nun bir açıp bir kapayan kararsız
havası... Hepsi ustaca kitaba serpiştirilmiştir.
Olaylar
devam edip kahramanlarımız hayatını olağan sürecinde yaşarken,
bizler de onlarla beraber şehri gezeriz. Bayramlar ve şenlikler
şehri Kyoto'nun bitmeyen eğlencelerine tanık oluruz: Çığırlar
Bayramı, Ebegümeci Bayramı, Ateş Tanrısı Bayramı, Gion
Şenliği, Daymonci Şenliği, Giyokusui Şenliği... Eski başkentin
görkemli tapınaklarına girip çıkar, çayhanelerde* geyşaların
danslarını seyreder, çay törenlerindeki seramonileri şaşkınlıkla
takip ederiz. Kitap bizi, “Mikado”ların* kadim başkentinde tura
çıkarır adeta.
Kavabata,
Japon ruhunun naif, ağırbaşlı, sanatçı tarafını bize yudum
yudum vermiş bu eserinde. Kimonoların desenleriyle,
obilerin(kuşakların) renkleriyle, çayların sıcaklığıyla
kendimizden geçmememiz mümkün değildir.
Uzak
Doğu'nun en sevimli milletinin hayatına girmek, az da olsa onlarla
yaşayabilmek gerçekten bu iki yüz sayfada mümkün olabiliyor.
Kavabata ile Kyoto'yu yaşamaya hazır mısınız?
* * * * *
Mikado: Japon
imparatorlarının unvanı. Japon halkı daha çok “Tenno”
unvanını kullanır.
Çayhane: Geyşaların,
müşterilerine servis yaptığı, hizmet ettiği mekanın kibarca
söylenişi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder