Kitabın Özgün Adı: Kazak Exodus
(Londra, 1956)
Yazar: Godfrey Lias
Türkçe'deki İsimler: Göç, Büyük
Kazak Göçü (Farklı yayınevlerinden iki isimle de yayınlanmış)
Yayınevi: Boğaziçi Yayınları
Yayın Yılı-Yeri: 1992-İstanbul, 4.
Baskı (1. Baskı: 1973)
Türkçe'ye Çeviren: Mehmet Çağrı
Doğu Türkistan...
Türklerin ata yurdu. Kitapta her ne kadar Kazak Türkleri ve onların
çektiği çileler anlatılıyorsa da aslında yaşananlar bütün
Türklerin ortak kaderiydi. Çin'in, Çarlık Rusya'nın ve en
sonunda da Sovyet yönetiminin amansız istilaları ve baskıları...
200 yılı aşan bir istila ve asimilasyon oyununun son perdesi; işte
bu kitapta anlatılanlar.
Godfey Lias, asker
kökenli bir İngiliz yazar, gazeteci, tarih araştırmacısı.
“İngiliz İmparatorluk Onur Nişanı” (OBE) almış bir gazi.
Türkiye'ye, Manisa'nın Salihli ilçesine yerleşen Kazak
göçmenlerle görüşüp röportaj yapmaya geldi. Röportajlarından
ve izlenimlerinden edindiği bilgileri de 1956'da yayınladı.
Kitap, tarihi belgelere
dayansa da roman havasıyla yazılmış. Kazakların ve genel olarak
Doğu Türkistan'daki Türk gruplarının yaşayışları, işgal
altındaki siyasi durumları anlatılmış. Sonra Böke Batur, Osman
Batur gibi Kazak liderlerin önce işgalci Çinlilere, sonra Komünist
Sovyet yönetimine karşı verdikleri gerilla tarzı mücadele
anlatılmış.
Lias, bizzat Alibek Hakim
(Manisa, Salihli), Hüseyin Teyci (Kayseri, Develi), Karamulla ve
Uşar Hamza gibi Kazak göçmenlerle görüşerek onların
anılarından yararlanmıştır. Tarihi ve coğrafi bazı eksikler ve
hatalar ise çevirmen Mehmet Çağrı tarafından dipnotlarda
düzeltilmiştir.
Ata yurtları Altaylar ve
Tanrı Dağları yamaçlarında yüzyıllardır olduğu gibi yaşayan
Kazaklar, göçebe geleneklerini koruyorlardı. Ta ki önce
Milliyetçi Çin Hükümeti'nin, sonra Komünist Rusya'nın ve en
sonunda Komünist Rusya'dan destek bulan Kızıl Çinlilerin
yurtlarına saldırmasına kadar. Kazaklar yıllarca dayanabildikleri
kadar dayanmış, kadını ve çocuğuyla savaş vermişler. En
sonunda Hüseyin Teyci'nin yazara dediği gibi: “Bir hayvan gibi
yaşamaktansa ölmek daha iyidir” demişler ve ata yurtlarından
göç etmişlerdir.
Kazakların en kalabalık
kafilesi, asıl bölgeleri olan Manas ve Altaylar yöresinden
binlerce insan ve hayvanla güneydeki Gezköl (Gez Göl) bölgesine
göçmüştü. Kazaklar, genç, yaşlı, kadın, çocuk, binlerce
kişiyle Taklamakan Çölü'nü aşmış, Himalayalar'ı
tırmanmıştır. 3-4 bin kişiyle çıkılan macerada hayatta ancak
çok azı kalabilmiştir. Açlıktan, susuzluktan, yorgunluktan
ölenler olduğu gibi; kafileyi ve artçı kafileleri takip eden
Komünistlerin ve düşman Tibetli yerlilerin saldırılarına karşı
da savaşmışlardır. Kadınlar ve çocuklar da savaşa katılmış,
yüzlerce kişi kahramanca dağlarda, çöllerde can vermiştir.
18 Ağustos 1951'de
başlayan Kazak göçü, tam altı buçuk ay sürmüştür. Hindistan
sınırına varıp kurtulan o Kazaklar bugün Türkiye'de
yaşamaktadır. Onların bu kahramanca, Türk'e yakışır
mücadelelerini okumak için geç kalınmamalıdır. İnsanı yer yer
gururlandıran, yer yer hüzünlendiren ve gözlerini yaşartan bir
modern çağ destanı: Büyük Kazak Göçü...
* * *
Kitaptan seçtiğim bazı
parçalar:
“Kötü bir maksat için
tuzak kuran, o tuzağa erkekliğini kaptırır. Şerefsizliği kabul
ederek bir köle gibi yaşamaktansa, dövüşte vurulmak veya susuz
çöllerde ölmek daha iyi değil mi?”
(Kazak önderi Kine Sarı)
“Bir gün, biz
kafirleri yine çöllerin öbür tarafına atacağız. Sayıları,
Taklamakan Çölü'ndeki kum taneleri kadar olsa bile...”
(Kazak savaşçı Böke
Batur)
“Ben ölürüm, ama
dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecektir”
(Kazak önder Osman Batur
Komünistler tarafından yakalanınca böyle bağırmıştır)
“Yükseklik ve sisler,
özel bir hastalığa yol açıyordu. Kazaklar, adını bilmedikleri
için, buna tutuk-is adını taktılar. Sis şişkinliği gibi bir
anlama geliyordu. Hastalığa yakalananların midesi birdenbire
şişiyor ve burnundan bol miktarda kan geliyordu. (...) Ama
hastalığa karşı hiçbir ilaç bilmiyorlardı. Kafile içinde
tutuk-isten ölenlerin sayısı, yolda komünist kurşunlarından
ölenlerin sayısını aştı. Ali Beğ'in kalan 6 çocuğundan 5'i
bu hastalıktan öldü.”
(Kazaklar, Himalaya
Dağları'nı geçerken bu hastalık yüzünden çok ölümler olmuş)
![]() |
Osman Batur (ortada) ve onunla görüşmeye gelen komünist delegeler (Kumul şehri, 1949) |
Kaynak Siteler: